|
- I do get the idea, however, that you are not overly concerned.
- Bununla birlikte, aşırı endişeli olmadığınız fikrini edindim.
- This should not, however, create overly complicated procedures that would go against the objectives of the proposal.
- Ancak bu, teklifin amaçlarına ters düşecek aşırı karmaşık prosedürler yaratmamalıdır.
- However, overly strict hygiene measures must not be perceived as barriers to trade.
- Bununla birlikte, aşırı katı hijyen önlemleri ticaretin önünde engel olarak algılanmamalıdır.
- Given the difficult experience with the current zoonoses directive, this objective is overly ambitious.
- Mevcut zoonozlar direktifiyle ilgili zor deneyimler göz önüne alındığında, bu hedef aşırı iddialı.
- We must not now adopt an overly hasty position out of a sense of urgency.
- Şimdi aciliyet duygusuyla aşırı aceleci bir tutum benimsememeliyiz.
- In this context, it should also be made clear that this assistance must not be tied to overly complicated conditions.
- Bu bağlamda bu yardımın aşırı karmaşık koşullara bağlanmaması gerektiği de açıkça belirtilmelidir.
- Failing that, we can go into tomorrow's debate trying not to be overly schizophrenic.
- Bunu başaramazsak yarınki tartışmaya aşırı şizofrenik olmamaya çalışarak girebiliriz.
- War is awful, but the consequences of an overly tolerant attitude may in time cause more devastation.
- Savaş korkunçtur, ancak aşırı hoşgörülü bir tutumun sonuçları zaman içinde daha fazla yıkıma neden olabilir.
- I think you're overly optimistic.
- Bence aşırı iyimsersin.
- Tom wasn't overly optimistic.
- Tom aşırı iyimser değildi.
- You're an overly optimistic girl.
- Sen aşırı iyimser bir kızsın.
- She is a shy, insecure, overly sensitive girl.
- O utangaç, güvensiz, aşırı duyarlı bir kız.
- Sami and Layla were both overly tired.
- Sami ve Layla'nın ikisi de aşırı yorgundu.
- Sami was overly tired.
- Sami aşırı yorgundu.
- Sami was overly friendly and naive.
- Sami aşırı samimi ve naifti.
- Tom didn't seem overly concerned.
- Tom aşırı endişeli görünmüyordu.
- She is a shy, insecure, overly sensitive girl.
- Utangaç, güvensiz, aşırı hassas bir kız.
- That's an overly optimistic view.
- Bu aşırı iyimser bir bakış açısı.
- That's an overly optimistic view.
- Bu aşırı iyimser bir görüş.
- Being overly generous is his greatest fault.
- Aşırı cömert olmak onun en büyük hatasıdır.
- Tom is overly competitive.
- Tom aşırı rekabetçi.
- I think Tom is overly optimistic.
- Bence Tom aşırı iyimser.
- Sami was overly friendly and naive.
- Sami aşırı arkadaş canlısı ve naifti.
- Clearly, I was overly optimistic.
- Açıkçası, aşırı iyimserdim.
- She is overly competitive.
- Aşırı rekabetçi.
- The lemonade is overly sweet.
- Limonata aşırı şekerli.
Show More (23)
|